yüz tutmak
| |||||
yüz tutmak yönelmek: "Biçare Yunus'un çoktur günahı / Hakk'ın dergâhına yüz tutmuşum ben"- Yunus Emre. bir şey, olmak üzere bulunmak: "Duvarları sıvasız, kepenkleri boyanmadan bırakıldığı için çürümeye yüz tutmuş evde Hatice nine oturuyordu."- N. Cumalı. giderek biçim ve renk değiştirmek: "Hepimiz gölgelenmeye yüz tutan ateşe gözlerimizi dikmiştik."- S. F. Abasıyanık. | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |